Düşük Nedir?
Düşük, tıbbi olarak abortus olarak adlandırılan, gebeliğin 20. haftasından önce, fetüsün veya embriyonun yaşam yeteneğini kaybetmesiyle gebeliğin sonlanması durumudur. Düşüklerin en yaygın sebepleri arasında kromozom anormallikleri yer alır. Hamile kadınlar arasında oldukça yaygın bir problem olan düşük, yaşamın ilk dönemlerinde meydana gelen rahatsızlıklar arasında önemli bir yer tutar. Düşük, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik açıdan da kadın açısından yarattığı etkilerle dikkat çeker.
Hamilelik sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi beklenirken, bazı durumlar anne adayları ve fetüs için sorunlu hale gelebilir. Düşük yapma konusunda birçok faktör devrede olabileceği gibi, her kadının durumu birbirinden farklılık gösterir. Bu nedenle, düşük ile karşılaşıldığında, hemen bir sağlık uzmanına başvurmak büyük bir önem taşır.
Düşük, kendiliğinden gerçekleşebilir ve dışarıda kalan fetüs veya embriyo ile vücuttan atılan materyallerin yaşam yeteneği kazanamadan dışarıda kalması sonucunda ortaya çıkar. Bu durumda, vajinal kanama veya kanama ile birlikte çeşitli belirtiler de görülebilir.
Düşük Kanaması Nasıl Olur?
Düşük kanaması, yeni bir gebeliğin erken dönemlerinde görülebilir. Bu, annede bazı belirtilerin ortaya çıkmasıyla kendini gösterir. Düşük kanamasının en yaygın olduğu durum, ilk 12 haftada meydana gelen düşüklerdir. Kadın vücudu, düşük sırasında hafif kanamalar göstererek bu durumu işaret eder. Kanama miktarı hafiften şiddetliye kadar değişebilir.
Düşük kanamasının belirtileri arasında; vajinadan hafif veya şiddetli kanama, karnın alt kısmında kramp ve ağrı, vajinadan doku veya sıvı gelmesi, şiddetli bulantı, yüksek ateş ve bel ağrısı Bulunabilir. Bu belirtiler, hamileliğin seyrine göre kadınlar arasında farklılık gösterir ve her kadında farklı şekillerde seyredebilir. Belirtiler genellikle birkaç gün sürebilir ancak bazı durumlarda bu süre 10-15 güne kadar uzama gösterebilir.
Düşük kanaması başladıktan sonra, eğer bu belirtiler mevcutsa, kadınların doktora başvurması gerekmektedir. Erken müdahale, düşüğün nedenini ve tedavisini belirlemek açısından büyük önem taşır. Kanamanın ne kadar süreceği ve şiddeti de kadından kadına değişmekle birlikte, bu süreçte bir uzmana danışmak her zaman en doğru yaklaşım olacaktır.
Düşük Nedenleri
Düşüğe neden olan birçok faktör bulunmaktadır. İlk olarak, embriyoya ait faktörler, anneye ait faktörler ve baba kaynaklı faktörler üç ana grupta toplanabilir. Embriyo kaynaklı problemler arasında, kromozom anormallikleri, plasentadaki anormallikler ve organ anormallikleri yer alır. Anne kaynaklı faktörler ise enfeksiyonlar, hormonal dengesizlikler, yaş, genetik faktörler ve yaşam tarzı gibi durumları içerir.
Anne adayı, yüksek ateş, alkol, sigara tüketimi veya bilinçsiz ilaç kullanımı gibi faktörlere maruz kalarak düşük riskini artırdığı gibi, babanın sperm kalitesi de bu süreçte etkili olabilir. Düşük riskini artıran faktörler arasında daha önceki düşük geçmişi ve anne yaşı da önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin, 35 yaşından sonra hamile kalan kadınların düşük yapma riski belirgin bir şekilde artmaktadır.
Özellikle, yaklaşık %60-70 oranında görülen düşüklerin sebebi, embriyonun kromozom anormallikleri olarak bilinmektedir. Bu durumun yanı sıra; rahimdeki bozukluklar ve büyüme zorlukları da düşüğe sebebiyet verebilir. Dolayısıyla, düşük tehlikesinin önlenebilmesi amacıyla anne adaylarının gebelik öncesinde sağlık taraması yaptırmaları önerilmektedir.
Düşük Belirtileri
Düşük yaşandığında ortaya çıkan belirtiler kadınlar arasında farklılık gösterir. Genel olarak, aşağıda belirtilen durumlar düşük belirtileri arasında sayılabilir: Vajinada hafif veya şiddetli kanama, karnın alt kısmında kramp ve ağrı, vajinadan doku veya sıvı gelmesi. Kanama, bazen hemen başlamayabilir ve geriye doğru sürebilir. İlk önce hafif lekelenme veya kahverengimsi akıntılar görülebilir.
Bunun yanı sıra, şiddetli bulantı, ateş, bel arkası ve sırt ağrısı gibi belirtiler de gözlemlenebilir. Ayrıca, hamilelik belirtilerinde azalma veya kaybolma da dikkat edilmesi gereken durumlar arasındadır. Düşük belirtileri gösteriyorsanız, derhal bir sağlık uzmanına başvurmak ve gerekli tetkikleri yaptırmak önemlidir.
Birçok kadın için düşük, hem fiziksel hem de ruhsal açıdan zorlu bir süreçtir. Bu nedenle, belirtilerin gözlemlenmesi durumunda, kadınların bu süreçte destek almaları büyük önem taşır. Psikolojik destek, kaybetme acısının daha iyi bir şekilde işlenmesi açısından faydalı olacaktır.
Düşük Sonrası Bakım
Düşük sonrası bakım, kadının asıl iyileşmesine ve vücudunun toparlanmasına yardımcı olacak birçok önemli noktayı içerir. Düşük gerçekleştikten sonra, kadınların öncelikle dinlenmeleri ve sağlıklı bir şekilde kendilerine bakım yapmaları önemlidir. Enfeksiyonların önlenmesi adına, genital hijyen konusuna da dikkat edilmeli ve gerekli durumlarda eğitimler alınmalıdır.
İlk birkaç gün boyunca ağır hareketlerden ve egzersizlerden kaçınılmalıdır. Düşükten sonra en az iki hafta cinsel ilişkiden de uzak durulması önerilmektedir. Kesinlikle tedavi süreci boyunca doktor tavsiyelerine uyulması gerekir. Düşük sonrası yaşanabilecek olumsuz belirti ve etkiler için zamanında bir sağlık uzmanına başvurmak önemlidir.
Hastalar düşük sonrasında yalnızca fiziksel sağlıklarına değil, aynı zamanda duygusal sağlıklarına da dikkat etmelidir. Düşük sonrası yaşanan psikolojik etkiler, acının işlenmesi ve telafisi açısından önem taşır. Bu nedenle, gerekirse bir uzmanla görüşmek ve destek almak büyük bir fayda sağlayacaktır.
Düşük Önleme Yöntemleri
Düşük önlemek teknik olarak mümkün olmamakla birlikte, birçok anne adayı bu riski azaltmak için bazı önlemler alabilir. Anne adaylarının sağlıklı bir yaşam sürmeleri, düşük riskini azaltmada büyük rol oynar. Hamilelik boyunca sağlığa dikkat etmek, tüketilen besinlerin kaliteli ve sağlıklı olmasına özen göstermek, anne adayının sağlığını koruyacaktır.
Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kesinlikle uzak durulmalı, yeterli miktarda vitamin ve mineral aldığınızdan emin olunmalıdır. Özellikle folik asit gibi vitaminlerin alınması, gebelik için oldukça önemlidir. Bunun yanında, düzenli doktor kontrolü ve muayeneleri gerçekleştirmek de önemli bir noktadır.
Anne adayları, mümkün olan her türlü enfeksiyon riskine karşı kendilerini korumalı, yeterli sıvı alımını sağlamalı ve aşırı stres durumlarından kaçınmalıdır. Hamilelik döneminde yaş ve sağlık koşullarını göz önünde bulundurmak ve buna göre bir planlama yapmak gerekmektedir. Özellikle 35 yaşından sonra gebelik riskleri artmakta, bu nedenle sağlık uzmanına sıkça danışmak önerilmektedir.